4 Eylül 2008 Perşembe

Şehit Kızı / Ümit Zileli


Şehit Kızı / Ümit Zileli

Telefondaki ses çok çekingen ve bir o kadar da çekingendi:
- Ümit Bey'le mi görüşüyorum?..
- Benim, buyrun?..
- Ben, Kader Gündüz...
İsim hiçbir şey ifade etmemişti. Tam anımsayama­dığımı söylemek üzereyken o tamamladı:
- ŞehitTuran Gündüz'ün kızı!..
Önce zaman durdu!.. Sonra, 22 yıl önceye, 20 Şu­bat 1986, Tunceli, "Geyiksuyu Karşılar Köyü Ope­rasyonu"na gidiverdim ...
Karşılar köyünde biri kadın üç PKK'li teröristin saklandığı ihbarı Jandarma Komando Tugay Komutanı Osman Çitim'e sabaha karşı ulaştırılmıştı. Plan son derece basitti: Dört, beş ve altıncı bölük timleri uni­moglarla karayolundan Geyikşuyu' na ulaşarak Karşı­lar köyünü çembere alacak, Özel Tim ise iki helikop­terle köye havadan baskın yapacak, teröristler Özel Tim'in elinden kurtulmayı başarsalar bile bu kez diğer timlerin eline düşeceklerdi.
- Maalesef öyle olmadı!..
Tugayda destek kuvvet olarak yalnızca benim ko­mutamdaki karargah bölüğü kalmıştı .. Önce koman­do timleri gitmiş, ardından da yaklaşık 2 saat kadar son­ra on altı Özel Tim elemanını taşıyan helikopterler ha­valanmıştı. Telsizden ilk haber operasyon başladıktan yarım saat sonra geldi:
- Bir şehit vermiştik! ..
Saatler geçtikten sonra gerçek, içinde Turan Gün­düz'ün cesedi ve yaralı bir eri taşıyan helikopterle bir­likte ulaştı:
- Teröristler kaçmıştı!.
***
Olayın tamamını sabaha karşı, Özel Tim dönünce öğrendik ...

Hepsi yarı donmuş, bitkin ama öfkeli ve hınç do­luydular. Operasyonun can damarı sayılan zamanla­mada yapılan bir hata her şeyi mahvetmişti:

- Karayoluyla giden birlikler bölgeyi kuşatama­dan. helikopterler Karşılar köyüne ulaşmıştı ..

- İlk helikopter Özel Tim'i köyün epeyi gerisine bırakırken, diğer helikopter tam teröristlerin giz­lendiği evin alt tarafına bırakmış ve açılan ateş so­nucu Özel Tim Kürtçe Tercümanı Turan Gündüz şe­hit olmuştu.

- Teröristlerin üzerinde beyaz kar elbiseleri, onun da üzerinde bildiğimiz naylon vardı. Yani hem karın üzerine yattıklarında görünmez oluyorlar, hem de naylon sayesinde kayabiliyorlardı. Buna karşı­lık birliklerin üzerinde haki renkte kazak ve parka vardı. Yani en elverişli şekilde görülebiliyorlardı.

Takip akşama kadar devam etmiş, bazen aradaki mesafe 20-30 metreye kadar inmişti. Beşinci Bölük Ko­mutanı Arif Üsteğmenin tüfeğine çarpıp seken bir kur­şun yanındaki eri yaralamıştı. (Sevgili Arif Üsteğmenim şimdi Tuğgeneral ve Şırnak'ta görev başında!) üç te­röristse kaçmıştı...

Helikopter tugay pistine indiğinde herkesin gözleri yaşlıydı. Göz çukurlarına dek ter, çamur ve öfkeye bulanmış iki Özel Tim astsubayı dışarıya atladı. Hemen ardından bir sedye uzandı gecenin ayazına doğru ... Üzerinde gencecik bir bedeni taşıyordu ... Daha 20'li yaşlarının başındaki Turan Gündüz’ün şehit bedeni…
- Ağlayarak selam durduk ...
***
Kader, babasının şehit olduğu tarihten iki ay sonra, 22 Nisan 1986'da dünyaya geldi .. Babasını yalnızca resimlerinden ve bölük pörçük anılardan tanımaya ça­lışmıştı... Ve 22 yıl sonra bir gün babasının asteğme­nine ulaşmaya karar verdi...
Kader'le hemen buluştuk. Karşımda 22 yaşında, Ana­dolu Üniversitesi iletişim Fakültesi son sınıf öğrenci­si pırıl pırıl bir şehit kızı duruyordu ... Uzun uzun ko­nuştuk. Ona babasını ve o günü anlattım ... Sonra o gü­nü bizzat operasyonun içinde yaşamış olan Mustafa Gün Asteğmen, sanki malum olmuş gibi aradı, onun­la da konuştu. Kader'den ayrıldıktan sonra Mustafa'yı aradım. Şu karara vardık:
- Artık ortak bir kızımız var! ..
Peki, ben bu buluşmayı niçin anlattım? .. Çünkü, Tür­kiye' de binlerce Kader var ve her gün yeni Kaderler ka­tılıyor onlara ... O aziz şehitlerin çocukları ... Bir şeyi da­ha anlatmak için yazdım:
- Bu vatan kimilerinin zannettiği gibi, hiç ama hiç ucuz değil!..

Kaynak: Ümit Zileli – Cumhuriyet, 04.09.2008
          * * * * * * * * * * * * * *



Hiç yorum yok: