KURTULUŞ
SAVAŞINDA ÇAL VE MÜFTÜ AHMET İZZET EFENDİ (ÇALGÜNER)
Osmanlı
Devleti 1914-1918 arası devam eden I. Dünya Savaşında İttifak
Grubunda yer almıştır. Savaşı İttifak Grubu kaybedince Osmanlı
Devleti de 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes Antlaşmasını
imzalayarak savaştan çekilmiştir. İtilaf Devletleri Mondros’tan
sonra, gizli anlaşmalarla daha önceden aralarında paylaştıkları
Anadolu’yu, antlaşmanın 7. maddesine dayanarak işgal etmeye
başlamışlardır.
Yapılan
işgallere karşı Anadolu’da Kuvay-ı Milliye hareketi
ortaya çıkmış, bölgesel direniş örgütleri oluşturulmaya
başlanmıştır.
Çal’daki
direniş hareketleri 1911’den beri Çal Müftülüğü görevini
yürüten Ahmet İzzet Efendi’nin liderliğinde gerçekleşmiştir.
18
Ocak 1919 tarihinde toplanan Paris Barış Konferansında İzmir ve
Ege Bölgesinin Yunanlılar tarafından işgal edilmesi
kararlaştırılmıştı. Bunun üzerine 17-19 Mart 1919 tarihleri
arasında, İzmir’de, Müdafa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Kongresi
toplanmış, bu kongreye Müftü Ahmet İzzet Efendi ile Belevi’li
Yusuf Ağa ( Başkaya ) Denizli temsilcisi olarak katılmışlardır.
Kongre dönüşü Ahmet İzzet Efendi Çarşı Camiinde söylediği
vaazlarda yaklaşan tehlikenin büyüklüğü ve vehameti konusunda
halkı aydınlatmıştır.
15
Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal
edilmesi tüm yurtta olduğu gibi Çal’da da büyük bir üzüntü
ve infiale sebep olmuş, 17 Mayıs 1919’da işgali protesto etmek
için Çal’da bir miting düzenlenmiştir. Müftü Ahmet İzzet
Efendi burada halkı coşturan bir konuşma yapmıştır.
Denizli’de
Müftü Ahmet Hulusi Efendi ile görüşen Müftü Efendi, sırasıyla
Mutasarrıf Faik Bey (Öztrak) ve Kalem Reisi Tevfik Bey’le de
görüşüp onların desteğini aldıktan sonra Çal’a döner.
Çal’ın ileri gelenleri ile yaptığı toplantıda bir ahitname
yazıp orada bulunanlara imzalatır. Bu ahitname şöyledir:
“AŞAĞIDA
İSİMLERİ YAZILI OLAN BİZLER, CÜMLEMİZ, VATANIMIZI VE NAMUSUMUZU
KORUMAK İÇİN SİZE KATILMAYA SÖZ VERİYORUZ. BUNA DAİR HANGİ
HUSUSTA EMİR VERİLİRSE YERİNE GETİRMEYE AMADEYİZ. EĞER
MUHALEFET OLUNURSA, KENDİMİZİ VE KATLİMİZİ HELAL EDERİZ. 15
TEMMUZ 1919”
Heyet-i
Milliye Azaları: Necip Bey, Emin Efendi, Şakir Ağa, Şakir
Efendi, Karayazılı Abdullah Efendi, Ağazade Ahmet, Necip Efendi,
Alanyalı İzzet Efendi, Arap Mehmetzade , Hacı Ahmet Efendi,
Ahmetzade Osman Efendi, Hacı Mustafazade Tevfik Efendi, Hacı Mehmet
Ağazade Zekeriya Efendi, Abdurrahmanzade Sadık Efendi, Ahmet
Ağazade Derviş Efendi, Zeybekzade Ali Ağa, İbrahim Çavuş, Ahmet
Çavuşzade Hüseyin, Bekir Ağaoğulları Mustafa ve Rıza
Efendiler.
REİS
MÜFTÜ
AHMET İZZET EFENDİ
Bu
şekilde, 15 Temmuz 1919’da kurulan Çal Heyet-i Milliyesi
hemen çalışmalara başlamıştır
Yunan
birlikleri Anadolu içlerine doğru ilerlemeye devam ederken, Batı
Anadolu’da yeni cepheler kurulmaya devam etmiştir. Çal Heyet-i
Milliyesi de Medele, Üçkuyu, Bekilli, Ortaköy, Süller, Çal ve
Baklan bölgelerinde Yunan saldırılarına karşı gerekli
tedbirleri almıştır. Oluşturulan diğer cephelere gönüllüler
gönderilmiş, Çal ve çevresinde yollar kontrol altına alınarak
cepheden dönen veya kaçan askerlerin Kuvay-ı Milliye’ye
katılmaları sağlanmış, Halk sürekli aydınlatılarak milli
birlik ve beraberlik sağlanmaya çalışılmıştır.
Aydın-Umurlu
Cephesinin Yunanlılar tarafından işgal edildiğinin duyulması
üzerine Çal Heyet-i Milliyesi daha aktif olma gereği duyar. Müftü
Efendi hatıralarında bu olayı şöyle anlatır:
“Umurlu’nun
yakılmasından bir gün sonra, Köşk’te, 150 kişi ile, cephede
görev aldık. Bu sayıyı bir süre sonra 300 kişiye çıkararak bu
cephede mücadeleye başladık .”
“Bu
faaliyetler boşa gitmedi. Eşraf nüfuzunu istimal etti. Her türlü
fedakarlık gösterildi. Asker ve zaruri malzemeler gönderildi.
Böylece cephelerimiz sağlamlaştı. Bilahare cepheyi yavaş yavaş
geri alıp Çal’da Ortaköy ile Medele’de Aydın Efeleri ile
cephe tuttuk. Demirci Mehmet Efe ile Çal’lı Necip Bey’in
istişare ederek benim Çal merkezde bulunmamın daha yararlı
olacağı sonucuna varmaları üzerine ben Çal’a döndüm. O
sırada Çal’da tebdil-i havada bulunan, Çallı 14.Fırka
Kumandanı Etem Bey’den (Karabudak), bu hizmette çalışmasını
rica ettim. Etem Bey teklifimi kabul edince tevellüt itibariyle
bütün Çal efradını askere davet ettim. Bir kısmını da Etem
Bey’e teslim ettim. Harbin sonuna kadar Çal efradı, Milli
Mücadele’ye iştirak etti. Özellikle ahitnamede ismi geçen Necip
Bey merkezde ve köylerde son derece yararlı işler gördü.
Velhasıl bu ahitname münderecatı gerek merkez de, gerek cephede
bulunan efradımızı mücadelenin sonuna kadar uğraştırdı. Bu
durumu Ali İhsan Paşa (Sabis) ve zaman zaman Çal’a gelen
Fahrettin Paşa (Altay) ile Refet Paşa (Bele) görüp takdir
etmişlerdir.”
4
– 11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanan Sivas Kongresi’ne
Denizli temsilcisi olarak, Çal’ın Belevi Köyünden Yusuf Bey
katılmıştır. Yusuf Bey bu kongrede oluşturulan ve TBMM
açılıncaya kadar
Hükümet
görevini yürüten 16 kişilik Temsil Heyeti’ne de girmiş,
Mustafa Kemal’in en yakın adamlarından birisi olmuştur. Mustafa
Kemal, Kongre günlerinde, Denizli heyetini kabul etmiş ve bu
kabuldeki konuşmasında:
“İSTANBUL’DA,
ŞURADA BURADA MİTİNGLER YAPILDI. YUNAN İŞGALİ PROTESTO
EDİLDİ. FAKAT SİZİN AYDIN CEPHESİNDE PATLATTIĞINIZ
SİLAHLARIN SESLERİ VERSAİLLES SARAYINI ÇINLATTI SİZİ TEBRİK
EDERİM .” demiştir.
Sivas
Kongresinde Denizli, Çal, Tavas ve Sarayköy Kuvay-ı Milliye
teşkilatları, Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk
Cemiyeti çatısı altında toplandılar.
12
Ocak 1920 tarihinde toplanan ve Misak-ı Milli’yi kabul eden
Osmanlı Mebuslar Meclisi’ne Denizli temsilcisi olarak Çal’dan
Ortaköylü Müftüzade Emin Efendi katılmıştır.
Bu
arada, İstanbul Hükümetinin, Anadolu’da başlayan direniş
hareketlerini engellemek için Şeyhülislam Dürrizade Abdullah
Efendi’den, Mustafa Kemal’i, arkadaşlarını ve Anadolu
hareketine destek verenleri kafir ilan eden, fetvayı alması
üzerine, TBMM, Ankara Müftüsü Rifat Efendi’ den, İstanbul
hükümetini kafir ilan eden bir fetva almış, bu fetvaya Ahmet
İzzet Efendi de Çal Müftüsü unvanıyla imza koymuştur.
Çal
Heyet-i Milliye’si bir taraftan cephede mücadele edecek kuvvetler
oluştururken, bir taraftan da hem bu kuvvetlerin hem de cephede
bulunan diğer kuvvetlerin her türlü ihtiyacını karşılamak için
çalışmalar yapmıştır.
Milli
Mücadele’nin başlangıcından Ağustos 1920 başına kadar, Çal
Heyet-i Milliyesi’nce milli kuvvetlere 100.000 Liraya yakın para
yardımı yapıldı. Yine 1920 Temmuz ayı içinde, Çal’dan
cepheye 264 silah, 31.000 cephane sevk edilmiştir. Çal Kazasının
bu fedakarlıkları, Denizli Mutasarrıfı Nazmi Bey tarafından
Dahiliye Vekaleti’ne bildirilmiştir.
5
Temmuz 1920 tarihinde Çal sınırları içine giren Yunan kuvvetleri
Menderes Nehrinin kuzeyindeki köyleri işgale başlarlar. Çal
sınırları içinde Yunanlılarla ilk sıcak temas Üçkuyu
tepelerinde olur. Fakat ikmal yetersizliği ve asker azlığı
nedeniyle Türk birlikleri geri çekilmek zorunda kalır. İşgallere
devam eden Yunan kuvvetleri Bekilli – Süller – Aşağıseyit
hattını ele geçirmişler ve buralardaki halka işkence
etmişlerdir.
Bölgede
Yunanlılara karşı en hassas yerler Çal ve çevresidir. Bilhassa
Menderes nehri üzerindeki köprüler büyük önem taşımaktadır.
Başka bir deyişle Çal, Denizli’nin yumuşak karnı durumundadır.
Buraları koruma görevi de Çal Kuvay-ı Milliyesi’ne aitti. Çal
Kuvay-ı Milliyesi, Menderes üzerindeki bütün köprüleri tahrip
etmiştir.
26
Ağustos tarihinde başlayan Büyük Taarruz’da 14. ve 34. Alay
Çal’dan taarruza geçmiş ve bölgeyi Yunanlılardan
temizlemişlerdir.
Kurtuluş
Savaşında resmi kayıtlara göre 279 Çallı Mehmetçik şehit
düşmüştür. 15 Temmuz 1919’da kurulan Çal Heyet-i Milliye’si
yaklaşık dört yıllık hizmeti süresince, Denizli sancağı
içerisinde en büyük takdire layık cemiyet olmuştur. Kurtuluş
Savaşı yıllarında TBMM’ye ve Dahiliye Vekaletine bu heyetin
fedakar çalışmaları hakkında raporlar yazılmıştır.
Müftü
Ahmet İzzet Efendi’ye Verilen İki İstiklal Madalyası:
Çal
Müftüsü Ahmet İzzet Efendi’ye Kurtuluş Savaşından sonra iki
İstiklâl Madalyası verilmiştir. Bu olay Milli Mücadele
tarihinde ilk ve tek kalmış bir olaydır. 3354 sayılı
beratla “Çal Kazası Müdafa-i Hukuk Heyetinden Müftü İzzet
Efendi”, 3365 sayılı beratla “Denizli-Çal Müftüsü
İzzet Efendi” olarak İki madalya düzenlenmiş ve
verilmiştir.
İki
beratta da Türkiye Cumhuriyeti Riyaset mührü ve Gazi Mustafa Kemal
Paşa’nın imzası vardır. ( 17 Mart 1926) Bu durum
bir yıl sonra anlaşılmış, ancak Milli Mücadele yıllarında
bölgede görev yapmış olan, zamanın Müdafa-i Milliye Vekili
Kazım Paşa (Özalp), o buhran günlerinde yakından tanıdığı
Müftü Efendinin, Milli Mücadeledeki yararlı çalışmalarını
çok iyi bilmenin huzuru içinde iki madalyayı da Müftü Efendi’nin
göğsünde bıraktırmıştır.
*
* * * * * * * * * * *
KAYNAK:
ÇAL
KAYMAKAMLIĞI WEB SAYFASI: TARİHÇE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder