24 Aralık 2018 Pazartesi

Bir Tarih Daha Yok Olmak Üzere - Hamza Ağa Değirmeni


Bir Tarih Daha Yok Olmak Üzere
Denizli'nin Çal ilçesindeki tarihi değirmen bakımsızlıktan yıkılmak üzere. vatandaşlar tarihi değirmene turizme kazandırılması gerektiği konusunda yetkilerden yardım istiyorlar. Denizli Çal İlçesi, Aşağıseyit ve Yukarıseyit köyleri sınırlarının kesiştiği, Değirmenderesi mevki olarak bilinen yerde bulunan Hamza Ağa Değirmeni, tarihe ışık tutuyor. Kurtuluş savaşında tüm Anadolu’ da seferberlik ilan edilip, eli silah tutan orduya katılmaya ve birlik olmaya çağrıldığında, Baklan ovası ve çevresindeki köylülerin vermiş olduğu buğdaylar burada un yapılarak ordumuzun ekmek ihtiyacını karşımak amacıyla gizlice, Afyon, Uşak cephesine gönderilir. Cumhuriyetin kurulması ve sonrasında da değirmen bölgeye uzun yıllar hizmet etmiştir.
Gün geçtikçe sayıları azalan tarihi değirmenler arasında yer alan Hamza Ağa değirmeni, bakım ve onarım olmasa tarihten yok olup gidecek. Değirmenin duvarları çatlamış içerisinde kullanılan tahta malzemeler çürümeye yüz tutmuş bir vaziyette onarılmayı bekliyor.

DEĞİRMENDERESİ VE TARİHİ
Çal ilçesi Aşağıseyit ve Yukarıseyit köyleri sınırlarının kesiştiği Değirmenderesi mevkii olarak bilinen yerde ilk ismi Necip Ağa’ nın un fabrikası, son ismi ise Değirmenci Hamza’ nın un değirmeni olarak çevre köy ve kasabalarca bilinen yerdir. Değirmen çevresinde hayvan barınakları ve 34 dekar arazisi vardır.
Değirmenin bugüne kadar yazılı bir tarihi yoktur. İlk kuruluşu 1800 ‘ lü yılların sonunda olduğu çevre halkı ve büyükler tarafından söylenmektedir. 1890 yılı sonrasında Çal ve çevresinde hatırı sayılır, varlıklı, Osmanlı Devleti’ ni resmi olarak temsil eden Necip Ağa’dır. Değirmen deresinde büyük menderesin kollarından aldığı su ile çalışan 7 farklı noktada toplam 60 ocak değirmen çalışmakta ve un öğütülmektedir. O yıllarda Almanya müttefikimiz olduğu için Osmanlı Devleti Sultan Abdülhamit vasıtasıyla, Necip Ağa’ ya misafir olarak su değirmenlerini incelemek amacıyla iki Alman mühendis gönderilir. Gelen bu mühendisler büyük menderesin gücü ve su değirmenlerinden çok etkilenerek, Necip Ağa’ ya ‘’diğer değirmenlerden farklı daha modern ve az su ile çok daha güçlü değirmen ‘’ kurmayı teklif ederler. Necip Ağa’ da bu öneriyi kabul eder.
İki yıl sonra değirmenin bütün parçaları ile birlikte Alman mühendis, Osmanlı gemileriyle İzmir Limanına, oradan Denizli’ ye nasıl geldiği bilinmiyor ama, Denizli’ den değirmen deresine atlı arabalarla getirilir. Parçalar geldikten sonra Alman mühendisin kontrolünde bir yıl içersinde, bu bölgenin insan gücünden de yararlanılarak, su dürbününden aldığı hareket enerjisi ile çalışan, buğdayı yıkama, kurutma ve has un yapan, kendi aydınlatma elektriğini üretebilen un fabrikası kurulur ve bölgenin hizmetine girer. O yıllarda böyle bir tesisin değirmen deresinde kurulması mucizedir. Uzun yıllar bölgenin un ihtiyacı buradan ve eski değirmenlerden giderilir.
Kurtuluş savaşında tüm Anadolu’ da seferberlik ilan edilip, eli silah tutan orduya katılmaya ve birlik olmaya çağrıldığında, Baklan ovası ve çevresindeki köylülerin vermiş olduğu buğdaylar burada un yapılarak ordumuzun ekmek ihtiyacını karşılamak amacıyla gizlice, defalarca Afyon, Uşak cephesine gönderilir. Cumhuriyetin kurulması ve sonrasında da değirmen bölgeye uzun yıllar hizmet eder.
Necip Ağa’ nın vefatı sonrası değirmen, çocukları ve torunları tarafından, çalıştıran Yukarıseyit’ li ustalarına kiralık olarak verilir. 1960 yılında büyük bir yangın sonucu has un fabrikası tamamen yanar. (yangından kalan harabenin bir kısmı halen görülmektedir.) İçinde sağlam kalan metal aksamlar su dürbünü, mil, kasnak, altarnetör vb. parçalardan yararlanılarak şu anki mevcut hali hızla inşa edilir. Artık kepekli un yapmaktadır.
1969 yılı sonunda değirmen, Necip Ağa’ nın torunu Kamil Bozbey tarafından, Aşağıseyit’ li Hamza Yayan’ a satılır. Hamza Yayan o günün parasıyla yüz yetmiş bin liraya aldığını, yüz bin peşin kalanıda her ay on bin taksitlerle ödediğini, örnek olarakta “ Merc. 302 otobüsler yeni çıkmıştı ve peşin fiyatı altmış dört bin lira idi” yüksek bir rakama aldığını anlatırdı. Hamza Yayan ve oğulları 1969 yılından sonra değirmeni 90’ lı yılların sonunu kadar çalıştırmaya devam ederler. Çal, Bekilli, Uşak köyleri, Çivril, Baklan, Yokuşbaşı ve Kaklık’ a kadar bölge halkı un öğütmeye gelir değirmen önünde günlerce sıra beklerlerdi. Değirmenin aydınlatmasından da faydalanarak ahırlarda küçük ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliği de yapılırdı. En son 1998 yılında çevre köy ve kasabalarda elektrikle çalışan değirmenler kurulduğu ve müşteri gelmez olduğu için değirmen çalışmaz duruma gelir. Teknolojiye yenik düşer. Kalabalık nüfus ve köyden kente göç nedeniyle değirmen kaderine terk edilir.
Büyük menderesin, Afyon Dinar ilçesi yakınlarındaki Su çıkan mevkiinden doğarak Çivril, Çal, Banaz çayından da beslenerek Güney, Sarayköy, Aydın, Söke, Dip burun mevkiinde Ege denizine döküldüğü 560 km. lik yolculuğunun geçmişine bakıldığında yüzlerce su değirmeni vardır. Bunlardan tek ayakta kalan çalışabilir durumda tarihi misyonu da olan, şu anda ege bölgesinde eşi benzeri olmayan tek mekan Çal değirmen deresi mevkiinde dir. Hamza Yayan’ın oğullarından bugünlerde Değirmende tamir, bakım, restorasyona başlanacağını bilgisini aldık...!!!
Tarihi un degirmeni dıştan görünüşü

Kaynak: http://www.denizli24haber.com/denizli/bir-tarih-daha-yok-olmak-uzere/542

Hiç yorum yok: