16 Mart 2008 Pazar

KURTULUŞ SAVAŞI YILLARINDA ÇAL / İbrahim Balık


KURTULUŞ SAVAŞI YILLARINDA ÇAL 

Savaşın Başlangıç Yıllarında Çal
Osmanlı’yı kurtarmak düşüncesi ile girilen 1. Dünya savaşı aksine bu devleti yıkan son darbe oldu. 

Savaş sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması (30 Ekim 1918) Osmanlı Devletini fiili olarak ortadan kaldırdığı gibi; Anadolu'nun, İtilaf devletleri tarafından da işgal edilmesine zemin hazırladı. 

Nitekim anlaşmanın imzalanmasının hemen ardından, değişik bahanelerle Anadolu işgal edilmeye başlandı. Batı Anadolu ilk olarak İtalyanların payına düşmüştü. Ancak İngiltere’nin stratejik önemi büyük olan Batı Anadolu’da İtalya gibi güçlü bir devlet istememesi sebebiyle bölgenin Yunanlılara verilmesi kararlaştırıldı. 

Neticede 15 Mayıs 1919'da İzmir’e çıkan Yunanlılar işgallerini zaman içinde genişlettiler ve Ege Bölgesinin hemen tamamını ellerine geçirdiler. 

Kurtuluş Savaşının Hazırlık Aşamasında Çal Türk milletinin tarih boyunca en karakteristik özelliklerinden birisi bağımsızlığına düşkün olması ve en zor dönemlerde çıkardığı liderlerin etrafında kenetlenerek varlığını sürdürmeyi başarabilmesidir. 

Kurtuluş Savaşı da bu dönemlerinden birisidir. Türk milletinin bu olup bittileri kabullenmesi mümkün değildi ve neye mal olursa olsun, tarih boyunca sayısız denecek kadar çok mücadelesini verdiği bağımsızlığı için bu defada bir varolma mücadelesi vermek durumunda idi. 

Nitekim işgalin başlaması ile bölgesel çapta direniş hareketleri de başlamış oldu. İzmir’de, Ayvalık’ta, Ödemiş’te, Hatay Dörtyol'daki direnişler Türk milletinin bu konudaki genel tavrının habercisi idiler. 

Mustafa Kemal' de bu arada işgal altındaki İstanbul' da, bu varolma mücadelesinin yürütü1emeyecegini anlamış ve 19 Mayıs 1919' da bölgedeki asayişsizliğe son vermek için Dokuzuncu Ordu Müfettişi olarak Samsun'a gelmişti. 

Bir taraftan Mustafa Kemal Türk milletini topyekûn bir varolma mücadelesi için örgütlemeye çalışırken, diğer taraftan pek çok vatanperverin gayretleri ile bölgesel çapta kurtuluş çareleri aranmaya başlanmış ve Müdafa-i Hukuk adı ile anılan pek çok cemiyet kurulmuştur. 

Mahalli bazdaki kurtuluş çalışmalarının en önemli faaliyetlerinden birisi, kongreler toplayarak durumun ciddiyetine dikkat çekmek olmuştur. 

Balıkesir ve Alaşehir’de yapılan kongreler bu tarz kongrelerdir. Bu kongrelerde hem halk işgale karşı koyma konusunda uyandırılmış; hem de kurtuluş için formüller üretilmeye çalışılmıştır. 

Mahalli olarak toplanan kongrelerin ilklerinden biri de İzmir kongresidir. İzmir’in Yunanlılara verileceği söylentilerinin çıkması üzerine, henüz işgal gerçekleşmeden yaklaşık iki ay önce bu kongre toplanmıştır. Bu haber Türk halkını çok müteessir etmişti. 

Türk milleti, bu üzücü vaziyet karsısında çare arayıp, tedbir düşünmeye başlamıştır. İşte böyle bir anda, İzmir Vali Vekili ve 17. Kolordu Komutanı Nurettin Paşa’nın da desteği ile İzmir, Aydın, Denizli, Muğla, Manisa ve Balıkesir temsilcileriyle İzmir’de Müdafaa-i Hukuku Osmaniye Cemiyeti'nin önderliğinde bir kongre yapılması kararlaştırıldı. 

Kongreye Ege'nin bütün müftü ve belediye başkanlarıyla her kazadan iki, livalardan (şehir) üç delege davet edildi. Bu kongreye Çal’ı temsilen Müftü Ahmet İzzet Efendi ile Necip Ağa katılmıştır. 

Bu kongrelerin en önemlilerinden birisi de, İzmir’in işgalini protesto etmek ve bölgenin durumunu görüşmek üzere Nazilli'de toplanan kongredir. 

Bu kongre ilki 6–9 Ağustos 1919, ikincisi ise 19–23 Eylül 1919'da olmak üzere iki defa toplanmıştır. Nazilli kongreleri Denizli ve Aydın çevresinde büyük bir heyecan uyandırmış; çevre il ve ilçelerden belirlenen delegeler Nazilli kongresine katılmıştır. 

Birinci Nazilli kongresine Çal’ı temsiden ise Mehmet Tevfik Efendisi, İkinci Nazilli kongresine ise Çal'dan Müftüzade Emin Efendi katılmıştır. 

Müftüzade Emin Efendi yukarıda da belirttiğimiz gibi son Osmanlı Mebusan meclisine de katılmıştı. Gerek Mehmet Tevfik Efendi ve gerekse Müftüzade Emin Efendi sonraki dönemlerde bu bölgede halkı bilinçlendirme noktasında büyük çalışmalar yapmışlardır. 

Bölgesel olarak bu tür kongrelerle çalışmalar sürdürülürken Mustafa Kemal'de Amasya Genelgesini yayınlamış ve burada ülke çapında büyük bir kongre toplanması görüşü ifade edilmiştir. 

Vakit geçirilmeden bu kongre için çalışmalara başlanmış ve Kurtuluş Savaşının temel felsefesinin ortaya konduğu kongre 4 Eylül 1919'da Sivas'ta, ülkenin değişik yerlerinden gelen 38 delegenin katılımı ile toplanmıştır. 

Kongrenin toplanma çalışmaları sırasında Denizli 'nin de kongrede üç delege ile temsil edilmesi kararlaştırıldı. Denizli Heyet-i Milliyesi yaptığı çalışmalarla bu üç temsilciyi belirledi. Bunlar Küçükağazade Ali Necip, Dalamanlı Mehmet Şükrü ve Belevili Yusuf'tur. 

Çal’ın Belevi köyünden olan Yusuf Efendi ve arkadaşları 18 Ağustos günü Müftü Ahmet Hulusi Efendi'nin yaptığı dua ile Denizli'den uğurlandılar. Bununla birlikte mebusların Sivas'a hareketleri gizli tutulmaya çalışılmıştır. Çünkü Burdur mutasarrıfının Denizli'nin Sivas'a göndereceği bu kişileri İstanbul Hükümetine jurnallediği ( bildirdiği ) ile ilgili bir takım duyumlar alınmıştı. 'Bu yüzden Belevili Yusuf Efendi ve diğer mebuslar kendilerini koyun tüccarı olarak tanıtmışlar ve böylece kimlik Ve adres değiştirerek Sivas'a ulaşmışlardır.
* * * * * * * * * 

Kaynak: "BELGELER IŞIĞINDA ÇAL TARİHİ" / İbrahim Balık - Çal Belediyesi Kültür hizmeti

Hiç yorum yok: